Dünya çapında popülerleşen ve ılıman iklime sahip, orta pH’lı alanlarda kolaylıkla yetiştirilebilen aronya meyvesi, üzümsü meyveler arasında yer alıyor. Aronya yetiştiriciliği hakkında aradığınız temel bilgiler, Tarfin Blog aracılığıyla sizlerle. Çiftçilerimizin tarım trendlerini öğrenmesi, yeni bitkilerle tanışması ve yetiştiricilik hakkında bilgi edinmesi için hazırlanan Blog, Tarfin markasının bir parçası. Ayrıca Tarfin tarafından sunulan Tarfin Mobil uygulaması üzerinden tarım girdilerinin fiyatlarını anında karşılaştırabilirsiniz. Diğer taraftan, Türkiye’nin dört bir yanındaki Tarfin yetkili satış noktaları aracılığıyla girdi siparişi oluşturabilmeniz mümkün. Üstelik peşin veya hasat vadeli ödeme seçenekleri de sizinle. Siz de Tarfin ile tanışmak için size en yakın yetkili satış noktasını ziyaret edebilirsiniz.

Aronia melanocarpa türünden olan bitkinin anavatanı Kuzey Amerika olarak biliniyor. Ardından Rusya ve Doğu Avrupa ülkelerine dağılan meyve, ülkemizde 2012 yılından bu yana yetiştiriliyor. Çok yıllık ve çalı formundaki bitkinin boyu 2-2.5 metreye kadar ulaşabiliyor. Baharla beraber yeşil yaprak oluşturuyor ve nisan itibarıyla beyaz çiçeklere bürünüyor. Mayıs ayı geldiğinde ise çiçeklerin yerini meyveler alıyor. Aronya yetiştiriciliğinde hasat ise ağustos ayı sonrasında yapılıyor ve sonbaharda kızıl yapraklar dökülüyor. Güçlü kökleri ve farklı toprak türlerine uyum göstermesi ile tanınan aronyalar, hızla gelişerek 2-3 yıl içinde ürün vermeye başlıyor. Aronya yetiştiriciliği fidan dikimi ile gerçekleşiyor. Fidan seçiminde Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş olan, kontrol edilen üreticilerin tercih edilmesi ve sertifikalı fidanların alınması tavsiye ediliyor.
Hemen uygulamayı indir, fiyatları karşılaştır.
Alışverişini hasada varan vadelerle Tarfin'den yap, uygun fiyata al, tasarrufun cebine kalsın!
Hemen uygulamayı indir, fiyatları karşılaştır.Aronya Yetiştiriciliğinde Fidan Dikimi Nasıl Olur?
Güneye bakan ve güneye hafif meyilli olan araziler temizlendikten sonra 50 cm derinlikte işlenen toprak, dikime hazır hale geliyor. Makineli hasat yapılacaksa sıra arası en az 4 metre, sıra üzeri 0,75-1,25 m arasında oluyor. Ocak şeklinde aronya yetiştiriciliği için 2-2,5 metre sıra arası ve 1,5 - 2 metre sıra üzeri mesafe öneriliyor. Ocak şeklindeki aronya yetiştiriciliğinde dekara 180 ile 220 adet fidan yeterli oluyor. Tüplü fidanlar ise tüp yüksekliğinden biraz daha derinde olacak şekilde dikiliyor ve bu sırada çukur, ⅓ oranında yanmış çiftlik gübresi ve yüzey toprağı karıştırılarak yapılan harçla dolduruluyor.
Bakanlık kaynaklarına göre, aronya yetiştiriciliği için fidan dikildikten 3-4 hafta sonra bitki başına 14 ile 18 gram kadar saf azot veriliyor. Bunun için amonyum sülfat veya kompoze gübreden yararlanabilirsiniz. Ayrıca yüzlek köklü bir bitki olan aronyanın dibinin sürekli nemli tutulması ancak su altında kalmaması gerekiyor. Bunun için dikimden sonra haftada en az 2 kez sulama tercih ediliyor. Buna ek olarak, aronya fidanlarının ilk 1-2 yıllık süreçte susuz bırakılmaması oldukça önemli. Bakım kapsamında; boğaz doldurma, yabancı ot kontrolü ve malçlama yapılıyor.
Aronya Yetiştiriciliği için İklim Nasıl Olmalı?
Aronya meyvesi yetişirken özel bir iklim özelliğine gerek duymuyor. Ancak en yüksek verim ve sağlıklı yetiştirme ortamı için ılıman özelliklerin hakimiyeti gerekiyor. Bunun yanında meyve dona karşı dayanıklı olduğu için dünyanın birçok yerinde aronya yetiştiriciliği yapılabiliyor. Düşük sıcaklıklarda bile canlılık gösteren, çiçeklenmesi ilkbahar son donlarından sonra gerçekleştiği için ekstra dayanıklılık kazanan bitki, iklim zorluklarının birçoğuna karşı varlığını sürdürüyor.

Bazı iklim özellikleri aronyanın kalitesinin artmasına yardımcı oluyor. Örneğin, gölgede kalan meyveler daha tanensi tatta olurken güneşte yetişenlerde tatlılık fazlalaşıyor. Diğer yandan, kar altında sürgünler -30,-35 dereceye kadar dayanıyor, çiçeklerin zarar görmesi ise ancak -2.3 derecenin altındaki sıcaklıklarda mümkün oluyor.
Aronya Yetiştiriciliği için Toprak Nasıl Olmalı?
Adaptasyon kabiliyeti yüksek olan aronya, farklı topraklarda ve geniş pH aralığında yetiştirilebiliyor. Drenajı iyi, orta bünyeye sahip ve organik madde açısından zengin topraklarda aronya yetiştiriciliği daha iyi oluyor. Ayrıca pH derecesinin 6 ile 6,5 arasında olması tavsiye ediliyor.

Organik madde içeriği toprağa nem katıyor, havalanmayı ve iyi drenajı destekliyor. Bu nedenle, aronya yetiştiriciliği yapılacak alanlara organik madde ilavesi yapabilir ve dikimden en az 1 yıl önce karıştırabilirsiniz. Böylelikle verimde büyük artış görebilirsiniz.
Aronya Yetiştiriciliğinde Gübreleme Nasıl Olur?
Aronya yetiştirirken 1 dekara ortalama 30 ile 50 kilogram arasında NPK gübre veriliyor. Gübreleme, ilkbaharda gözler kabardığında yapılıyor. Ancak herhangi bir analiz olmadan 15-15-15 gübre uygulamak doğru görülmüyor. Tam ihtiyacın belirlenmesi adına mutlaka toprak analizi yaptırmalısınız.
Aronya Meyvesi Hastalık ve Zararlıları Nelerdir?
Hastalık ve zararlı yönünden avantajlı görülen aronya meyvesi, çok fazla hastalık ve zararlıya sahip değil. Bu nedenle genellikle ilaç kullanılmadan yetiştiriliyor. Ancak bu avantaja ulaşılması için yabancı ot kontrolü ve budama gibi bakım gereksinimlerini eksiksiz karşılamalısınız. Aronya için en önemli zararlılar arasında kanadı noktalı sinek, yaprak biti, akar, cüce ağustos böceği sayılabiliyor.
Aronya Meyvesi Nasıl Hasat Edilir?
Salkım şeklinde yetişen aronya meyvesinin bir salkımında 5 ile 15 adet meyve bulunuyor. Ancak bu meyvelerin olgunlaşması; budama şekline, bırakılan dal tipine, iklime ve türe bağlı olarak 90 ile 110 gün arasında değişiyor. Ortalama eylül ayı başında olgunlaşan meyveler yumuşayarak renkleniyor ve tatlanma meydana geliyor. İrileşen meyveler, tam olgunluk evresinde elle veya makineyle hasat ediliyor.
Olgunlaşmamış meyveler toplandığında kalite daha düşük olduğu için hasat öncesi olgunlaşmadan emin olmalısınız. Hatta henüz rengini almamış olan meyveyi kesinlikle tüketmemelisiniz. Aronyanın koyu mor renkli, iri taneli, yumuşak ve hasada uygun olgunlukta tüketilmesi önem arz ediyor.
Ayrıca hasat yaparken toplayan kişi mümkün olduğunca en az taneyi elde biriktirerek ayırıyor. Böylece meyvelerin ezilmesi, bozulması önleniyor. Özellikle ilk iki yıl elle hasat önerilirken üçüncü yılla beraber makineli hasada geçilebiliyor.